İNSAN RİSALESİ

İnsan…

Varlık aleminde sürekli yeniden tanımlanan insan…

Tanımlandıkça tanımların yatersiz kaldığı insan…

Varlığı, gücü, sınırları, iradesi, algısı, anlayışı tanımlanan insan…   

Hava, su, toprak ve ateş…

İnsan; Toprak ile yaratılmadan…

Ateş ile yanmadan…

Su ile arınmadan…

Rüzgar ile yayılmadan…

İnsan Ol’amaz.

İnsan bedenen ve ruhen bu unsurların maddi ve manevi var oluşunun bileşkesidir.

İnsan; Toprak ile Su… Havva ile Adem…  Havva; toprak… Adem; su…   

İnsan olmak doğuştandır,  İnsan kalmak ise sonradandır. Herkes insan olarak doğar ama herkes insan kalamaz.  

İnsandır…

Herkesten çok kendi kendisini aldatan… 

Herkesten çok kendi kendisine zulmeden…

Herkesten çok kendi kendisine yalan söyleyen… 

Herkesten çok kendi kendisini korkutan…

Herkesten çok kendi kendisini seven…

Hakikat ile bağını kurmak ve korumak için tüm varlığını adayan…

Zıtlıkların birliğini benliğinde toplayan…

İnsandır…  

İnsan; sorumluluklarıyla İnsan’dır.

Ey İnsan; sorumluluklarına sahip çık. Gözlerinle gördüğün, kulaklarınla duyduğun, okuduğun, bildiğin, anladığın, hissettiğin herşeyden sorumlusun.

Gördüklerini unutma, duyduklarına sağırlaşma, okuduklarını anla, bildiklerini yaşa, anladıklarını anlat, hissettiklerini paylaş.

Sorumluluklarına sahip çıktıkça, gereğini yerine getirdikçe İnsanlaşırsın – Müslümanlaşırsın.  

Tevhid birleştirir, Şirk ayrıştırır. Tevhid İnsanı bir bütündür, parçalanamaz.

Şirk insanı ise parçalanmıştır, her parçası ayrı bir güce veya varlığa tapınır.   

İnsanlık kriz geçiriyor: Akıl, Kalp ve Nefis Krizi. Kriz üstüne kriz geçiren insanlık hala çok sağlıklı olduğunu iddia ediyor.

Krizini çözemeyen insanlık, nice krizlerin doğmasına sebep olacaktır.  

İnsanlar ikiye ayrılır: 1- Sorumlu olanlar, 2- Sorunlu olanlar.

Sorunlu olanlar, sorumlu olamazlar. Sorumlu olanlar, sorunlara karşı sorumluluk taşıyanlardır.  

İnsanların ayakları yerden kesildi… Apartmanda… Evde… Koltukta… Arabada… Uçakta… Yolda… Ayaklar toprağa, yere, arza, yeryüzüne değmeli…

Değdikçe insan insan biraz daha gerçekliğe yakınlaşacak… Yerden uzaklaştıkça kopuş hızlanacak…İnsan ne kadar kopmaya çalışırsa çalışsın; eninde sonunda tekrar kendi isteğiyle olmasa da zorunlu olarak eve- toprağa dönecek.  

Meselemiz insan ise insana…

Yukardan, uzaktan, fildişi kuleden, televizyon ekranından, gazetenin sayfasından, internetten, rezidanslardan, bürokrasi odalarından bakmamak gerekir.

İnsana, insanın vicdanından, işçinin- çalışanın alınterinden, zamanın ve mekanın ruhundan, sokağın içinden, mazlumların gözyaşından- isyanından, fabrikanın içinden, hane- hastahane- hapishanenin içinden, bakmak lazım…

İnsan içine çıkmayanların, insanlıktan nasibleri olmaz.  

İnsanı tanımanın en sağlam yolu, insanı düşmanına sormaktır. Düşmanın senin hakkındaki yargısı, gerçek kimliğindir.  

Bir İnsan, sözü nasıl söyler? Konuşarak mı? Konuşturarak mı? Susarak mı? Bakarak mı? Kusarak mı?

İnsanların çoğu sözü; konuşarak, susarak, bakarak değil kusarak konuşuyor. Hakikat ehli; sözü kusmaz, sözü konuşur/ konuşturur. 

İnsan; gönüldür. İnsan bir ömür boyu; gönül yapmaya, gönül kırmaya, gönül sömürmeye, gönül dağıtmaya, gönül toplamaya,gönül hüzünlendirmeye, gönül neşelendirmeye çalışır.

Allah’ın gönlünü kazananlar kurtuluşa erenlerdir.  

İnsanların hikayeleri sürekli kesişir. Yaşam içerisinde kesişmeyen, birbirini tamamlayan, devam ettiren, kesen nice hikayeler vardır. Bu kesişmeden hayat doğar.  

İnsanların çoğu; yalanlarla yaşar, yalanlara inanır, yalan konuşur, yalanlarla düşünür, yalanları çok sever, yalanları anlatır.

Yalan söylemeyin.

Yalanlara inanmayın.

Yalancıların peşinden gitmeyin.  

İnsan; hatasını- yanlışını- günahını kabul edip tevbe ettiğinde insanlaşır.

İnsan; hatasını- yanlışını- günahını kabul etmeyip, yapmaya devam ederse şeytanileşir.  

İnsanlar hayatlarındaki imtihan ve mücadele sürecinde sebep- sonuç- anlam ilişkisiyle yaşadıklarının her daim karşılıklarını görüyor ve hak ettikleri bedelleri alıyorlar.

Toplumlar ve devletlerde yaptıklarının bedelleri her an önlerine gelecektir. İnsan bir yandan geçmişte yaptıklarının bedellerinin öderken, diğer yandan yeni bedeller ödeyecek yolda gitmektedir.

Bu bedeller hak, adalet, özgürlük, emek ve bağımsızlık temelinde yansımadığı müddetçe kaos devam edecektir.  

İnsan hesaplaşarak var oluşunu tamamlar. Kendi kendisi, çevresi, egemenler, şeytan…

Her an bir hesaplaşma içinde olmalıdır. Ancak çağımızın en önemli özelliklerinden biri insanın içe dönük Konuşmalar- Hasbihaller- Hesaplaşmalarına imkan vermemesidir…

İç sese kulak vermeli… Vicdanın- aklın- kalbin insanı her daim uyaran çağrılarına kulak vermeli…

İnsanlar, nefisler ve şeytanlaşanların seslerine ise yönelmemeli… İçini görmeli… Kendi dünyasında yaşadıklarına bakmalı…

Kendi ruh aynasında görünen yüzüne, amellerine, sözlerine hikmetle yaklaşarak görmeli…

İç konuşmalar yapmalı… Kendi kendine derin veya yüzeysel her konuda hakikati görmek içi uzun veya kısa her daim konuşmalar yapmalı…

İnsan içiyle ne yaparsa, dışıyla da onu yapar… 

İnsan’ın Varlık Arayışının Kaynakları: 1- Akıl- Kalp- Nefis 2- Vahiy: (Kur’an-ı Kerim ve tahrif edilmemiş vahiy merkezli metinler) 3- İnsanlık Tecrübesi: (Yazılı, Sözlü ve Yaşanan olarak Atalar- Peygamberler- Aydınlar- Alimler- Bilginler ve

Genel İnsanlık Tecrübesi) 4- Çevre: (Canlı ve Cansız Varlıklar- Uzay- Görünür ve Görünmeyen Alem)  

İnsan daima savaşır- mücadele eder- barışır veya birlikte yürür…

Önce Allah, sonra kendisi, sonra kadın- erkek, sonra iktidar sahipleri, sonra anne- baba, sonra akraba- iş- okul çevresi, sonra mülk, sonra mülk sahipleri…

Ve savaş- mücadelenin galibi ve mağlubu ahirette kesinleşir.  

İnsan bu; çoğu kez, zamandışı, imkandışı, mekandışı, tarihdışı, anlamdışı, çizgidışı, hakikatdışı, insandışı, eşyadışı olabiliyor.

Dıştan, içeri girdikçe kurtuluşa yakın olacaktır. Dışarıdan-yabancılaşmadan, içeriye- tanışmaya- birleşmeye geçtikçe kurtuluşa yakın olacaktır.  

İnsan vermekle özgürleşebilir. Mal vermek, can vermek, kan vermek, söz vermek, süt vermek…

Almak ile de köleleşir. Mal almak, can almak, kan almak, söz almak, süt almak…  

İnsan olanın bir Dava’sı olmalıdır…

Bir Dava ki; Uğrunda kan, ter, gözyaşı ve süt dökebilecek…

Sahip olduğu malı harcayabilecek… Tevhid ve Adalet ölçüsünde her daim kendisini yenileyebilecek…

Dostlarını ve düşmanlarını çok tanıyıp tavrını alabilecek… Zamanını- mesaisini uğrunda kullanabilecek…

Zihinde- aklında sürekli bunun için yoğunlaşabilecek…

Bir Dava’sı olmalı İnsan’ın…

Bir Dava’sı olanlara selam olsun…  

İnsanlar, hikayesi olan ve olmayan insanlar olarak ikiye ayrılır.

Hikayesi olan insanlar olmaktan çıkıp, varlığı bir anlam taşımayan yığınlara dönmüş topluluklar halinde yaşıyoruz.

Geriye dönülüp bakıldığında; değer verilen, unutulmayan, onuru taşınılan, her dem yenilenen, izleri silinmeyen bir hikayesi olan insanlar vardır. İnsan ile birikir hatıralar…

İnsan birbirine emanet edilir.  

İnsanları önce, sadece ve her zaman İnsan olarak anlamaya çalışmalıyız.

İnsanları; melekleştirmemeli, şeytanlaştırmamalı, hayvanlaştırmamalı, bitkileştirmemeli ve eşyalaştırmamalıyız.  

İnsanların görüşüne saygı; eleştirmemek, konuşmamak ve tartışmamak değildir.

İnsanların görüşüne saygı; bu görüşünü açıklama hakkını korumaktır.  

İnsan ile Allah arasında her daim var olan kesintisiz bir iletişim var.

Fıtrat, Vicdan ve Kalp ile İnsan’ın anlamadığı, merak ettiği, çözmek istediği, yorumlamak istediği, üstesinden gelmek istediği ve nefs-insan düşmanlarından nasıl korunacağına dair her şeyin cevabı bu iletişim içinde yer almaktadır.

Bu seslere, çağrılara ve cevaplara kulak verip vermemek insana kalmış…  

İnsan insanın neyi olur?   

İnsan insanın şifasıdır.   

İnsan insanın dersidir.  

İnsan insanın yurdudur.  

İnsan insanın cennetidir.  

İnsan insanın cehennemidir.  

İnsan insanın aklıdır.  

İnsan insanın cahilidir.  

İnsan insanın kurdudur.  

İnsan insanın limanıdır.  

İnsan insanın evidir.  

İnsan insanın isyanıdır.  

İnsan insanın günahıdır.  

İnsan insanın yangınıdır.  

İnsan insanın yoludur.  

İnsan insanın kalbidir.  

İnsan insanın nefsidir.  

İnsan insanın savaşıdır.  

İnsan insanın barışıdır.  

İnsan insanın davasıdır.  

İnsan insanın gözyaşısıdır.  

İnsan insanın duvarıdır.  

İnsan insanın sınırıdır.  

İnsan insanın yarımıdır.  

İnsan insanın derdidir.

Yorum bırakın